Ders Saatleri ve Süreleri Azaltılmalıdır

Mehmet Güler

29-09-2025 06:52

Ders Saatleri ve Süreleri Azaltılmalıdır

Eğitimin kronikleşen sorunları yıllardır konuşuluyor, konuşulmaya da devam edilecek.

Her gelen bakan/yönetici meselelerin özüne değil, üzerindeki tozlara odaklanıyor. 

Hazırlıksız, plansız, programsız günübirlik istişare edilmeden (meseleye doğrudan temas eden öğretmenlere danışılmadan) getirilen ideolojik yenilikler ise sorunları daha da karmaşık hale getiriyor.

Birçok sorun var ama bu köşeye sığmayacağı için “sınav odaklı sistem”, ders saatleri/süreleri” ve “Öğretmen itibarı” olmak üzere üç temel meseleye eğilelim;

Öncelikle oyun çağındaki çocuklar tamamen sınavlı odaklı sistem ile dersaneler, kurslar, denemeler, sınavlar derken yoğun ders saati ve ağır müfredat ile çocukluklarını yaşayamadan heder olup gidiyorlar. 

Öğrencileri okuldan soğutan yoğun ders saatleri azaltılıp müfredat sadeleştirilerek işe başlanmalıdır. 

Ders saatleri; 

İlkokullarda günlük 5 saat
Ortaokullarda 6 saat
Liselerde 7 saat

olarak güncellenmelidir. 

Ders süreleri;

İlkokullarda 30 dakika
Ortaokullarda 35 dakika
Liselerde 40 dakika 

yapılmalıdır. 

Ders sürelerinin kısaltılması uygulaması ilk olarak pandemi sürecinde denendi ve öğrencilerin derse odaklanma sürecine olumlu katkıları olduğu görüldü. 

Böylelikle öğrenciler; hem derslere hem de katılmak istedikleri kurslara daha motivasyonlu katılım gösterebilirler. 

Böylece öğrenciler; sabahın ve akşamın karanlığında sırtlarında kilolarca ağır çantalarla güne uyanıp gün kapatmak zorunda kalmazlar. 

Sistemi içinden çıkılmaz hale getiren diğer sorun ise “sınav odaklı sistem”. 

Sistem olunca eğitim-öğretim sürecinin “eğitim” boyutu doğal olarak ihmal ediliyor. 

İhmal edilen “eğitim” boyutu ile okullarda baş gösteren disiplin sorunları günden güne artıyor.

“Öğrenci merkezli” algılanması gerekirken, öğrencinin tüm ciddiyetsiz/disiplin dışı davranışlarını görmezden gelmek olarak algılanan yapılandırmacı sistem ile de iş iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı. 

Öğretmen’in; öğrenci/veli/toplum/idare/ bakanlık nezdinde itibarsızlaştırılması ise öldürücü son darbe oldu ve sistem nereden tutulursa tutulsun elde kalır hale geldi.

Bu sebeple hangi adım atılırsa atılsın reformlara/yeniliklere önce Öğretmenliğin kaybettirilen itibarı iade edilerek başlanmalıdır. 

Bu da Öğretmeni; önce toplumda maddi olarak itibarlı kılmakla ve elindeki yaptırım gücünü arttırmak ile olur. 

En mühim soru da bu zaten;

Asgari yaşam şartlarını ikame etmekte zorlanan eğitimcilerin olduğu bir sistemde eğitimden nasıl verim beklenebilir? 

Eğitimci Yazar Mehmet GÜLER

DİĞER YAZILARI Mesleğinin İtibarını Savunamayan/Sorunlara  Kayıtsız Kalan Biri Eğitimci Olamaz 01-01-1970 03:00 Türkçe/Edebiyat Öğretmenlerinin Çekilmez Hale Gelen İş Yükü 01-01-1970 03:00 YAKIN DÖNEMİN EN VİZYONER MİLLİ EĞİTİM BAKANI 01-01-1970 03:00 TAM YETKİLİ SIFIR ETKİLİ SENDİKA  01-01-1970 03:00 SENDİKALAR ÇALIŞANLARI ZENGİNLEŞTİRMELİDİR, ÇALIŞANLAR SENDİKALARI DEĞİL… 01-01-1970 03:00 ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİMİNDE NEREDEYİZ?   01-01-1970 03:00 Okullar Bakımevi Öğretmenler Bakıcı mı?  01-01-1970 03:00 MEB Kağıt İsrafına Son Verip Dijital Evrak Sistemine Geçmelidir 01-01-1970 03:00 MEB’te Görmezden Gelinen Master/Doktoralı Öğretmenler 01-01-1970 03:00 LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİN Teşvik Edilmediği İŞ GÜVENCESİZ MESLEK KANUNU  01-01-1970 03:00 Türkçe/Edebiyat ve Dil Öğretmenlerinin İş Yükü Adaletsizliği 01-01-1970 03:00 ÖğretmenSİZ Meslek Kanunu 01-01-1970 03:00 ÖĞRETMENLERDEN Gizlenen ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU 01-01-1970 03:00