MEB’İN PROJE ÇILGINLIĞI MOBBİNGE DÖNÜŞTÜ
Prof. Dr. Servet Özdemir, sosyal medya hesabında “Eğitimimiz sandığımızdan daha büyük krizde, söylemedi, demeyin” demiş.
Söylediniz ve duyduk Servet Hocam!
Ne yazık ki MEB’te hal hazırda çözüm bekleyen kronikleşmiş sorunların yanına bir de nitelik aranmaksızın eklenen proje ve yarışma kalabalıklığı, dernek, vakıf, kurum ve kuruluşların angarya işleri, bunların yanı sıra etkisizleştirilmiş ve yetkisizleştirilmiş öğretmen profiliyle eğitim krizde…
Sormak istiyorum, öğretmenler bir koltukta kaç karpuz taşısın?
Teknofest’in proje yükü bile, öğretmenlerin sırtına bindirildi…
Öğretmenlerden; hem eğitim öğretim yılı başında müfredat doğrultusunda planlanan hedef ve kazanımları tamamlamaları hem sosyal etkinlikler yapmaları hem öğrencileri sanatsal ve kültürel faaliyetlere iştirak ettirmeleri hem proje ve yarışmaları hayata geçirmeleri hem de kurum ve kuruluşların angaryalarını yapmaları isteniyor.
Daha da üzücüsü MEB’in bu isteği yarış havasındaki bazı il ve ilçe müdürlüklerince okul yöneticilerine ve öğretmenlere yönelik mobbinge dönüştü…
Özel şirketler, vakıf ve dernekler dahil olmak üzere devlete bağlı kurum ve kuruluşların, valiliklerin, kaymakamlıkların il ve ilçe genelindeki proje ve yarışmaları, kurumsal iş ve işlemleri okullara havale ediliyor, öğretmenlerin sırtına bırakılıyor, öğretmenler iş yoğunluğu altında eziliyor ve baskıya maruz kalıyor.
Kurum ve kuruluşların reklam kokan faaliyetleri öğretmen ve öğrencileri meşgul ediyor. Göstermelik işlerle zaman, emek ve maddi israf yaşanıyor.
En çok üzücü olanın da öğretmenin, öğretmenlik bilgi ve becerisinin bu angaryalarla değerlendirilir hale gelmesi.
Öğretmenlerin emeğiyle yapılan bu çalışmalar bahsi geçen proje sahiplerinin istatistiklerine veri olarak ekleniyor ve hanesindeki faailiyet göz dolduruyor …
Öğretmenler MEB’te yaşanan bu proje ve yarışma çılgınlığına yetişebilmek ve üstlerini memnun edebilmek için ne kadar parçalara bölünse de olmuyor…
Çalışmalara ayrı zaman, çalışmaları raporlamaya ayrı zaman, fotoğraf çekmeye ayrı zaman, fotoğrafları sisteme yüklemeye ayrı zaman, yetişmek mümkün değil, öğretmenler yarış atına döndü…
Bir koltuğa bu kadar çok karpuz sığmıyor…
Mevcut müfredatla birlikte istenilen proje ve yarışmaları birlikte götürmek imkansız…
MEB’in istediklerinin hepsini birlikte, nitelikli bir şekilde götürmek, fizik kurallarına bile aykırı…
BEN YAPTIM OLDU anlayışı dayatılıdıkça ya müfredat yüzeysel geçilir ya da istenilen proje ve yarışmaları; MIŞ gibi yarışmalar, MIŞ gibi projeler, MIŞ gibi eğitim ve öğretimle kendimizi aldatırız…
Ne zaman yetiyor, ne sağlık yetiyor, ne fiziki ve ekonomik koşullar yetiyor ne de motivasyon yetiyor…
Elde kalan; kurum içinde bozulan iş barışı,öğretmenlerin artan kaygıları ve tükenen motivasyonları…
Sonuç olarak, MEB öğretmenlerden istediği bu proje, yarışma ve iş yükünü gözden geçirmeli, yapılabilirliklerini, geçerliliklerini ve güvenirliklerini masaya yatırmalı.
Yapılan çalışmaların öğrencilerin yaşantısında olumlu değişiklikler yaratmada katkısı olup olmadığı değerlendirilmeli.
Uygulanabilirliği, zamanla örtüşmesi, öğretmenlerin yetişmesi ve hazıroluşluğu, şartların uygunluğu değerlendirilmeli.
MEB, nicelik üzerinde durmak yerine nitelik üzerinde durmalı.
MEB, proje ve yarışma temelli bir sistem izlemek istiyorsa; eğitim ve öğretim müfredatını proje ve yarışma temelli eğitim ve öğretim programı üzerine kurmalı.
Bunun için okulların fiziki koşulları yeniden dizayn edilmeli, okullara ihtiyacı karşılayacak maddi kaynak aktarımı yapılmalı, gerekli materyaller MEB tarafından tedarik edilmeli.
Öğretmen yetiştirme programı yeniden oluşturulmalı, mevcut öğretmenlere hazıroluşluk için gerekli eğitim desteği, bilgisayar vb. teknolojik araç ve internet desteği ile aynı zamanda proje ve yarışma görevleri için ek ödenekler tanımlanmalı.
Kadriye Demirel
Eğitimci Yazar