Ülkede Her Bireyin Sorumluluğu Var, Kurumların/Yöneticilerin Neden Yok?
Öğrenci sınava 1 dakika geç gelse,
Öğretmen evrakını 1 gün geç teslim etse,
Polis, hemşire, hekim görev yerine geç gitse,
Yapılması gereken bir görev zamanında yapılmadığında anında yaptırımı var.
Kurumlar belirlediklere takvimlere, verdikleri sözlere uymadığında ne bir denetimi ne bir yaptırımı var.
Eski Bakan Sn. Mahmut Özer döneminde verilen 5 yıl görev süresi için Uzman, 10 yıl için Başöğretmen sözü, Bakan sn. Yusuf Tekin döneminde yerine getirilmedi.
Lisansüstü mezunların doğrudan Uzman/BaşÖğretmen olması taahhüdü hasıraltı edildi.
Yine MEB, mayıs ayında yayınlamayı taahhüt ettiği Kariyer Basamakları Kılavuzunu aradan 3 ay geçmesine rağmen yayınlamadı.
Yayınlanmadığı gibi herhangi bir açıklama yapma ihtiyacı bile hissedilmedi.
Toplu sözleşmelerde taahhüt edilen sözler yerine getirilmiyor.
Kurumlar, yasalara, yönetmeliklere göre değil keyfi kararlarla yönetiliyor.
Zamanında yapılması gereken bir görevi denetleyen, hesap soran bir kurum kalmadığı için ne bir denetim var ne bir yaptırım.
Böyle olduğu için de kurumlar hesap verilebilirlik ve şeffaflık olmadan keyfi olarak yönetiliyor.
Personellerden beklenen hassasiyetin milyonda biri bile kurumlarda ve yöneticilerde yok.
Her yazımda ifade ettiğim notumu tekrar hatırlatıyorum;
“Ülkede işini asıl yapmayanlar hesap verebilirlik ve denetimden yoksun keyfi hareket eden karar vericiler/yöneticilerdir.”
Bir neşter vurulacaksa buraya vurulmalıdır.
Sorun varsa çözümü buradadır.
Ülkenin asıl sorunu, sorunların sebebinin başka yerlerde aranmasıdır.